1- Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.), (kendi zamanında) Yüce Allah'a iman ve ibadetedenlerin ilki idi.Bu vakıa Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle açıklanır:
"De ki: 'Ben, Allah'a, ihlas edici olarak ibadet etmemle emrolundum. Bana, Müslümanların evveli olmam emir buyuruldu.'"[522]
"De ki: 'Hiç şüphesiz, Rabbim beni dosdoğru biryola, dimdik ayakta duran bir dine, İbrahim'in hakka yönelik tevhid dinine iletmiştir. Ben, (bu ümmette) Müslüman olanların ilkiyim!'"[523]
İlk sıralarda; Kureyş müşriklerinin ulu kişilerinden aşın inkarcı ve itirazcı olmayanları, yanlarından ve meclislerinden geçtikçe, Peygamberimiz (a.s.)a işaret ederek:
"Abdulmuttalib oğullarının gökten söz eden oğlu bu!" derlerdi.[524]
Kureyş müşrikleri, ilk sıralarda, Peygamberimiz (a.s.)ın Kabe Mescidinde namaz kılmasına da karışmamakta idiler.[525]
Peygamberimiz (a.s.) gündüzün başlarında Kabe'ye gider, kuşluk namazı kılardı.
Kureyş müşrikleri, bu namazdan da hoşnutsuzluk göstermezlerdi.[526]
Bundan sonra, Peygamberimiz (a.s.) namaz kılacağı zaman, Hz. Ali ile Zeyd b. Harise, oturup Peygamberimiz (a.s.)ı beklerlerdi.[527]
2- Peygamberimiz (a.s.)dan sonra, Yüce Allah'a ve O'nun Resûlüne ilk inanan, Müslüman kadın, Peygamberimiz (a.s.)ın zevcesi Hz. Hatice idi.
Hz. Hatice; Peygamberimiz (a.s.) "Uykuda gördüğüm ve sana anlatmış olduğum şeyi, Yüce Rabbim bana Cebrail (a.s.)ı göndererek açıkladı" buyurup Yüce Allah tarafından gelenleri ve Cebrail (a.s.)dan işittiklerini haber verdiği zaman, "Sana müjdeler olsun! Vallahi, Allah senin hakkında hayırdan başka birşey yapmaz! Sana Allahtan gelen, hak ve gerçektir..." diyerek[528] Allah'a, Allah'ın Resûlüne ve ona Allah'tan gelenlere ilk inanan[529] ve Peygamberimiz (a.s.)a peygamberlik geldiği Pazartesi gününün sonuna doğru, herkesten önce namaz kılmak,[530] Yüce Allah'ın selamına nail olmak şerefine eren,[531] Allah tarafından Cennette inciden bir köşkle müjdelenen mutlu Cennet Hatunu i di.[532]
Peygamberimiz (a.s.), kavmi tarafından reddolunmak, yalanlanmak hakaretlerine uğratılmak gibi hiç sevmediği kaba ve katı davranışlarla karşılaşarak üzüntü içinde evine döndükçe, Yüce Allah, Resûlünün üzüntüsünü Hz. Hatice'nin teselli ve teskin edici sözleriyle hafifletir, sebatını sağlar, vazifesini kolaylaştırırdı.[533]
Peygamberimiz (a.s.), hadis-i şeriflerinde:
"Kendi zamanındaki kadınların hayırlısı, İmran'ın kızı Meryem'di. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice'dir!"[534]
"Cennet halkı kadınlarının üstünü, Huveylid'in kızı Hatice,
Muhammed'in kızı Fatma,
İmran'ın kızı Meryem,
Müzâhım'ın kızı ve Firavunun zevcesi Âsiye'dir!" buyurmuşlardır.[535]
3-5. Hz. Hatice Müslüman olduğu zaman yanında bulunan kızları:
Hz. Rukayye,
Hz. Ümmü Külsûm,
Hz. Fâtıma
da Müslüman olmuş, Peygamberimiz (a.s.)a İslâmiyet üzerine bey'at etmiştir.[536]
Allah hepsinden razı olsun!
6. Hz. Ali; Peygamberimiz (a.s.)la Hz. Hatice'nin namaz kıldıklarını görünce, "Nedir bu?" diye sordu. Peygamberimiz (a.s.):
"Bu; Allah'ın, Kendisi için seçtiği,[537] peygamberlerini onunla göndermiş olduğu[538] dinidir!
Ben seni bir ve tek olan Allah'a imana ve O'na ibadete; Ne yarar, ne de zarar veremeyecek olan Lât ve Uzzâyı inkâra davet ediyorum!" buyurdu.
Hz. Ali:
"Ben, bu dini bugüne kadar hiç işitmedim!
Ben, babam Ebu Talib'e söylemedikçe, danışmadıkça bir iş yapamam!" dedi
Peygamberimiz (a.s.); peygamberlik işinin, açıklanmasından önce yayılmasını istemediğinden:
"Ey Ali! Sana söylediğimi yaparsan yap!
Yapmayacak, Müslüman olmayacaksan, sana söylediğim bu işi gizli tut, açığa vurma!" buyurdu.
Hz. Ali, o gece bekledi.
Yüce Allah, onun kalbine İslâm sevgisini düşürdü.
Sabahleyin, Peygamberimiz (a.s.)ın yanına vardı ve: "Yâ Muhammed! Senin dün bana söylediğin şey ne idi?" diye sordu.
Peygamberimiz (a.s.):
"'Lâ ilahe illallâhu vahdehû lâ şerîkeleh' diyerek, Kendisinden başka ilâh bulunmayan, bir olan, şerî-ki olmayan Allah'a şehadet getirecek;
Lât ve Uzzâ'yı red ve inkâr edecek,
Allah'a denk tutulan her çeşit putlardan uzak duracaksın!" buyurdu.
Hz. Ali Peygamberimiz (a.s.)ın buyruğunu hemen yerine getirip Müslüman oldu. Allah ondan razı olsun!
Babası Ebu Talib'den korkarak, Müslümanlığını bir müddet gizli tuttu, açığa vurmadı.[539]
Hz. Ali, Müslüman olduğu zaman, on yaşında idi.[540]
Hz. Ali derki:
"Resûlullah (a.s.); Pazartesi günü peygamber gönderildi. Ben de, Salı günü Müslüman oldum ."[541]
"Ben, Resûlullah (a.s.)la birlikte namaz kılan ilk adamım !"[542]
"Mekke'de, Peygamber (a.s.)la birlikte Mekke'nin bazı taraflarına gitmiştik.
Dağların ve ağaçların arasından geçip giderken, karşısına çıkan hiçbir dağ, hiçbir ağaç yoktu ki, Peygamber (a.s.)a:
'Esselâmü aleyke yâ Rasûlallah=Selam olsun sana ey Allah'ın Resûlü!' diyerek selam vermesin!"[543]
Namaz vakti gelince, Peygamberimiz (a.s.) Mekke vadilerine doğru çıkıp gider; Hz. Ali de, babası Ebu Talib'den, bütün amcalarından ve halktan gizli olarak, Peygamberimiz (a.s.)la birlikte gider, namazlarını oralarda kılarlar, akşamleyin de dönerlerdi.
Allah'ın dilediği zamana kadar, böyle devam ettiler.[544]
Bir gün, Hz. Ali'nin annesi Fatma Hatun, kocası Ebu Talib'e:
"Ali'nin, Muhammed'in yanına devam ettiğini görüyorum.
Senin başına, Muhammed tarafından, oğlun hakkında, güç yetiremeyeceğin bir iş gelmesinden korkuyorum!" dedi. Ebu Talib:
"Demek, oğlum bana bunun için mi görünmüyor?" dedi ve hemen Peygamberimiz (a.s.)la Hz. Ali'nin ardına düştü. Onlara Ebu Dübb vadisinde veya başka bir vadide,[545] Batn-ı Nahle'de,[546] namaz kıldıkları sırada rastladı
Biraz baktıktan sonra, Peygamberimiz (a.s.)a:
Ey kardeşimin oğlu! Senin edindiğini gördüğüm bu din ne dindir?" diye sordu. Peygamberimiz (a.s.):
"Ey amca! Bu Allah'ın dinidir![547]
Allah'ın meleklerinin dinidir!
Allah'ın peygamberlerinin dinidir!
Babamız İbrahim'in dinidir ki, Allah beni peygamber olarak bütün kullara bununla gönderdi!
Ey amca! Öğütleyeceğim, doğru yola kılavuzlayacağım kimselerden, buna en çok sen lâyıksın! Bu yoldaki davetimi kabul etmeye ve bu hususta bana yardımcı olmaya da sen herkesten daha lâyıksın!" buyurdu.[548]
Onu tevhide, Allah'ın birliğine inanmaya ve putlara tapmaktan vazgeçmeye davet etti.[549]
Ebu Talib:
"Vallahi, yaptığınız veya söylediğiniz şeylerde bir sakınca yoktur.[550]
Ey kardeşimin oğlu! Ben atalarımın dininden ve ona bağlı kalmaktan ayrılmaya güç yetiremeyeceğim!
Fakat, sen gönderildiğin şey üzerinde dur!
Vallahi, ben sağ oldukça, yapmak istediğini tamamlayıncaya kadar, sana hoşlanmayacağın birşey erişmeyecektir!" dedi.[551]
Hz. Ali'ye de, hoşlanmayacağı birşey söylemedi.
"Ey oğulcuğum! Üzerinde bulunduğun bu din nedir?" diye sordu.
Hz. Ali:
"Babacığım! Ben, Allah'a, Allah'ın Resûlüne iman ve onun Allah tarafından getirdiklerini de kabul ve tasdik ettim. Ona tâbi oldum ve kendisiyle birlikte namaz kıldım!" dedi.
Ebu Talib:
"O, seni ancak hayır ve iyiliğe davet eder. Sen, onun yolunu tutmakta devam et![552] Oğulcuğum! Amcanın oğlunun girdiği şeye senin de girmen yaraşır!" dedi.
Ebu Talib'in sözleri, Peygamberimiz (a.s.)ı sevindirdi.
Ebu Talib, dönüp eve gelince, zevcesi Fâtıma Hatun:
"Oğlun nerede?" diye sordu.
Ebu Talib:
"Ne yapacaksın ona?" dedi.
Fâtıma Hatun:
"Azadlı kadın kölem, Ecyad'da onu Muhammed'le birlikte namaz kılarken gördüğünü bana haber verdi.
Sen oğlunun dinini değiştirmesini uygun görüyor musun?!" diyerek çıkışınca, Ebu Talib ona:
"Sus! Sen onu bu işte kendi haline bırak!
Amcasının oğluna arka ve yardımcı olmak, elbette herkesten çok ona düşer!
Eğer nefsim Abdulmuttalib'in dinini bırakmak hususunda bana boyun eğmiş olsaydı,[553] eğer Kureyş kadınlarının kınamalarından korkmasaydım,[554] ben de muhakkak Muhammed'e tâbi olurdum!
Çünkü, o Halîm'dir, Emîn'dir, Tahindir!" dedi.
Fâtıma Hatun da sustu.[555]
Ufeyfü'l-Kindî der ki:
"Ben ticaret adamı idim. Abbas b. Abdulmuttalib de ticaret adamı idi.[556]
Abbas, Yemen'e gelir, ıtır satın alıp hac mevsiminde satardı. Kendisi dostumdu.
Cahiliye devrinde Mekke'ye gitmiş, Abbas b. Abdulmuttalib'in evine inmiştim. Aile halkıma, Mekke elbisesi ve ıtırından satın almak istiyordum.[557]
Abbas'ın yanında oturuyor, güneş gökte yükseldiği zaman, Kabe'ye bakıp duruyordum.
O sırada, olgunluk çağına ermiş bir genç Kabe'nin yanına vardı, başını göğe kaldırıp baktı. Sonra da, ayakta, Kabe'ye yöneldi.
Sonra, bir çocuk gelip onun (biraz gerisinde) sağına (doğru) durdu.
Çok geçmeden, bir kadın gelerek onların arkalarına durdu.
Sonra, olgun genç eğilip rükûa varınca, çocuk da, kadın da rükû ettiler.
Olgun genç rükûdan başını kaldırıp doğruldu.
Çocuk da, kadın da, rükûdan başlarını kaldırıp doğruldular.
Olgun genç secdeye gitti.
Çocuk da, kadın da secdeye gittiler.
'Ey Abbas! Ben, büyük bir iş, şaşılacak bir hadise görüyorum!?' dedim.
Abbas:
'Evet! Büyük bir iştir!' dedi ve bana:
'Bu olgun genç kimdir, biliyor musun?' diye sordu.
'Hayır! Bilmiyorum' dedim.
Abbas:
'Bu, Muhammed b. Abdullah b. Abdulmuttalib'dir, kardeşimin oğludur' dedi ve bana:
'Onun yanındaki şu çocuk kimdir, biliyor musun?' diye sordu.
'Hayır! Bilmiyorum! dedim.
'Ali b. Ebi Talib b. Abdulmuttalib'dir kardeşimin oğludur dedi.
'Şu kadının kim olduğunu biliyor musun?' diye sordu. Ona:
'Hayır! Bilmiyorum!' dedim.
'O da, Hatice bint Huveylid'dir ve şu kardeşimin oğlunun zevcesidir.
Kardeşimin oğlu, bize, senin şu gördüğün ve onların da sâlik bulunduğu bu dini kendisine göklerin ve yerin Rabbi olan Rabbinin emrettiğini söylemektedir.
Vallahi, ben bütün yeryüzünde bu dinde şu üçünden başka bir kimse bulunduğunu bilmiyorum!' dedi.[558]
Ah! Ne olurdu, o zaman itinan edeydim de, ikinci erkek mü'min ben olaydım!
Onların dördüncüleri olmayı, ne kadar arzu ederdim!"[559]
Yüce Allah; Hz. Ali'den de, Ufeyfü'l-Kindî'den de, Hz. Abbastan da razı olsun!
7- Zeyd b. Harise, sekiz yaşında,[560] kısa boylu, karayağız, yayvan burunlu bir çocukken;[561] annesi Sûdâ ile birlikte ziyaretlerine gittikleri Beni Maanlerin yurdunda Beni Kayn b. Cisr atlılarının baskınına uğrayıp esir edilmiş, Ukâz panayırında köle olarak satılırken, Hakîm b. Hizam tarafından
halası Hz. Hatice için dört yüz dirheme satın alınmıştı.[562]
Hz. Hatice onu Peygamberimiz (a.s.)a bağışlayınca, Peygamberimiz (a.s.) tarafından hemen azad edilmiş,[563] daha sonra da evlat edinilmişti.[564]
Zeyd b. Harise; Hz. Ali'den sonra Müslüman olmuş, namaz kılmış,[565] Peygamberimiz (a.s.)ın yanından ve hizmetinden hiç ayrılmamış, Peygamberimiz (a.s.) için Tâifli ayak-takımının Peygamberimiz (a.s.)a attıkları taşlara kendi vücudunu karşı tutarak kanlar içinde kalacak kadar fedakârlık göstermiş[566] ve onun sevgisine mazhar olmuş bir insandı.[567]
Yüce Allah ondan razı olsun!
8- Hz. Ebu Bekir, İslâmiyet'ten önce de Peygamberimiz (a.s.)ın arkadaşı ve dostu idi.[568]Çocukluğundan beri, onun doğruluğunu, emînliğini, güzel ve üstün ahlâkını biliyordu. Kendisinin bu
ahlâkı halka yalan söylemesine engel olup dururken, Allah'a karşı asla yalan söylemeyeceği kanaatinde idi.[569]
Nitekim, Peygamberimiz (a.s.) İslâmiyete davet eder etmez, onun hemen Müslüman olduğu görülür.
Peygamberimiz (a.s.), bu husustaki hadis-i şeriflerinde:
"İslâmiyete davet ettiğim herkes, ona karşı ağırdan davrandı, tereddüt etti ve düşündü.
Ancak, Ebu Bekir'dir ki; İslâmiyeti kendisine arz ve teklif ettiğim zaman, kabulde hiç gecikmedi ve tereddüde de düşmedi" buyurmuşlardır.[570]
Hiçbir şey, Peygamberimiz (a.s.)ı, Hz. Ebu Bekr'in Müslüman oluşuna sevindirdiği kadar sevindirmemiştir.[571]
Hz. Ebu Bekir de, Müslüman olduğu zaman, hiç çekinmeden Müslümanlığını açıklamış ve halkı da, Yüce Allah'a ve Resûlüne imana davet etmeye başlamıştır.[572]
Yüce Allah ondan razı olsun!
9-10- Bilal-i Habeşî ile annesi Hamâme Hatun köle idiler.[573] Bilal-i Habeşî Peygamberimiz (a.s.)ın halkı İslâmiyet'e gizlice davete başladığı ilk sıralarda Müslüman olduğu gibi,[574] annesi de o sırada Müslüman oldu.[575]
Bilal-i Habeşî, Müslümanlığını ilk açıklayan yedi Müslüman'dan birisi idi.[576]
Dininden döndürülmek, Lât ve Uzzâ adı andırılmak için yapılan en ağır işkencelere katlanırdı.
"Haydi, sen de bizim gibi söyle!" diye zorlandıkça;
"Dilim onu söyleyemiyor (Ona dilim dönmüyor). Ehad! Ehad! (Birdir! Birdir!)" demekten geri durmazdı.
Müşrikler Bilâl-i Habeşî'ye "Lât ve Uzzâ mâbuddur" dedirtemezlerdi.[577]
Bilal-i Habeşî Hz. Ebu Bekir tarafından satın alınıp azad edilerek kölelikten ve dayanılmaz işkencelerden kurtarıldı .[578]
Hz. Ebu Bekir Bilal-i H abeşî'nin annesi Hamâme Hatunu da satın alıp azad ederek işkenceden kurtarmıştı r.[579]
Yüce Allah hepsinden razı olsun!
11. Ebu Fükeyhe; Abduddar oğullarının[580] veya Safvan b. Ümeyye'nin kölesi olup,[581] ilk sıralar-da[582] Bilal-i Habeşî'nin Müslüman olduğu zaman, Müslüman oldu.[583]
Dinlerinden döndürülmek için müşrikler tarafından en ağır işkencelere uğratılanlardandı.[584]
Hz. Ebu Bekir, onu da satın alıp azad etti.[585]
Allah, ikisinden de razı olsun!
12-13. Halid b. Saîd'in Müslüman oluşu çok eskidir.[586]
Müslüman oluşuna, gördüğü korkulu rüyası sebep olmuştur:
Kendisi, bir gece, uykuda, Allah'ın bildiği kadar geniş bir ateşin kıyısında durduğunu ve babasının onu ateşin içine iterek düşürmek ister gibi davrandığını, Resûlullah ((a.s.))'ın ise hemen belinden kavrayarak onu ateşin içine düşmekten koruduğunu gördü!
Gördüğü bu rüyadan çok korktu.
Kendi kendine:
"Vallahi, bu herhalde hak ve gerçek bir rüyadır!" dedi.
Hz. Ebu Bekir'e rastlayınca, rüyasını anlattı. Hz. Ebu Bekir:
"Hakkında hayırlı olmasını dilerim.
İşte, Resûlullah (a.s.)! Hemen gidip ona tâbi ol!
Ona tâbi olur, İslâmiyete girer, onun yanında bulunursan, o seni ateşe düşmekten korur!
Baban ise Cehennemliktir!" dedi.
Halid b. Saîd, Ciyad mevkiinde Peygamberimiz (a.s.)ı buldu:
"Yâ Muhammedi Sen nelere davet ediyorsun?" diye sordu.
Peygamberimiz (a.s.):
"Bir olan ve şerîki olmayan Allah'a iman ve ibadete, Muhammed'in de O'nun kulu ve resûlü olduğuna inanmaya;
İşitmez, görmez, bir zarar veya yarar vermez, kendisine tapınanları tapınmayanlan bilmez birtakım taş parçalarına tapmaktan-ki, sen de onlara tapmaktasın-vazgeçmeye davet ediyorum!" buyurdu.
Bunun üzerine, Halid b. Sâid:
"Ben, şehadet ederim ki: Allah'tan başka ilah yoktur!
Ve yine şehadet ederim ki: Sen de, O'nun resûlüsün!" dedi.
Peygamberimiz (a.s.), onun Müslüman oluşuna sevindi.[587] Halid b. Saîd'in babası Ebu Uhayha, oğlunun Müslüman olduğunu öğrenince; Müslüman olmayan çocuklarını onun arkasından saldı.
Halid'i bulup getirdikleri zaman, Ebu Uhayha itip kakarak ona hakaret etti.
Elindeki değneği başında kırıncaya kadar, ona dayak attı!
"Sen Muhammed'in kendi kavmine aykırı hareket ettiğini ve onların ilahlarını yerdiğini, geçmiş atalarını ayıpladığını görüp duruyorsun da, ona tâbi oluyorsun ha?!" dedi. Halid:
"Vallahi, o doğru söylüyor! Doğru yapıyor!
Ben, bunun için kendisine tâbi oldum!" deyince, Ebu Uhayha büsbütün kızdı. Ona sövüp saydıktan sonra:
"Ey zelîl! Yaramaz! İstediğin yere git!
Vallahi, senin rızkını da keseceğim!" dedi. Halid:
"Sen benim rızkımı kesersen, Allah elbette bana geçineceğim şeyi ihsan eder!" dedi.
Ebu Uhayha, Halid'i dışarı çıkarttırdı. Öteki oğullarına:
"Eğer sizden biriniz onunla konuşacak olursa, ona yaptığım şeyi kendisine deyapanm!" dedi. Halid'i hapsettirdi.
Mekke'nin yakıcı sıcağı altında, aç, susuz bıraktırdı.
Halid bir gün bir kolayını bulup babasının elinden kurtuldu. Habeş ülkesine hicret edinceye kadar, babasına görünmedi, Peygamberimiz (a.s.)ın yanından ayrılmadı.[588]
Halid b. Saîd'in zevcesi Ümeyne Hatun da, ilk sıralarda Müslüman olmuştur.[589]
Yüce Allah onlardan razı olsun!
14-15. Amr b. Saîd, kardeşi Halid b. Saîd'den biraz sonra Müslüman olmuştur.[590]
Amr b. Sâid'in zevcesi Fâtıma Hatun da, ilk sıralarda Müslüman olmuştur.[591]
Yüce Allah onlardan razı olsun!
Hz. Ebu Bekir'in teşvik ve delaletiyle:
16- Hz. Osman,
17- Zübeyr b. Avvam,
18- Abdurrahman b. Avf,
19- Sa'd b. Ebi Vakkas,
20- Talha b. Ubeydullah
Peygamberimiz (a.s.)ın yanına geldiler.[592] Peygamberimiz (a.s.) onlara İslâmiyeti arz ve teklif etti.
Kur'ân-ı Kerîm okudu.
İslâm hukukunu (şeriatlarını) anlattı.
Yüce Allah'ın Müslümanlara va'd buyurduğu izzet ve ikramları haber verdi. Hepsi de, iman ve İslâm hukukunu ikrar ederek sabahladılar.[593]
Hz. Osman:
"Yâ Rasûlallah! Şam'dan, yeni bir haberle geldim:
Maan ile Zerka arasında idik.
Uyur gibi bir halde olduğumuz sırada, birden, bir seslenici bize:
'Ey uykudakiler! Uyanınız! Çünkü, Ahmed Mekke'de zuhur etmiş bulunuyor' diyerek seslendi.
Mekke'ye gelince, seni (senin peygamber olduğunu) işittik" dedi.[594]
Talha b. Ubeydullah da der ki:
"Busra panayırında bulunduğum sırada, bir rahip, manastırından, panayır halkına:
'İçinizde Harem halkından bir kimse var mı diye soruyorlar1 diye seslendi.
'Evet! Ben varım' dedim. Rahip:
'Ahmed zuhur etti mi?' diye sordu.
'Hangi Ahmed?' dedim. Rahip:
'Abdulmuttalib'in oğlu Abdullah'ın oğlu Ahmed!
O, Mekke şehri içinde zuhur edecektir!
Kendisi, peygamberlerin sonuncusudur!
Harem'den ayrılıp çıkacak, hurmalık, taşlık ve çorak bir yere hicret edecektir!
Ona koşmanı, sana tavsiye ederim!' dedi.
Rahibin söyledikleri kalbime tesir etti.
Oradan acele ayrılıp Mekke'ye geldim.
'Olan bitenlerden, yeni bir şeyler var mı?' diye sordum.
'Evet, var! Abdullah'ın oğlu Muhammedü'l-Emîn peygamberliğe özeniyor.
Ebu Kuhafe'nin oğlu da ona tâbi oldu' dediler.
Hemen gidip Ebu Bekir'in yanına vardım. Ona:
'Sen şu zâta tâbi mi oldun?1 diye sordum.
'Evet tâbi oldum. Sen de hemen ona git, tâbi ol!
Çünkü, o, hak ve gerçeğe davet ediyor1 dedi."
Talha b. Ubeydullah, rahibin söylediklerini Hz. Ebu Bekir'e haber verdi. Peygamberimiz (a.s.)ın yanına varıp Müslüman olunca, ona da haber verdi.[595]
Sa'd b. Ebi Vakkas'ın bildirdiğine göre; Müslüman olmadan üç gün önce, uykuda, sanki karanlık içinde hiçbir şeyi göremez bir halde iken, kendisini aydınlatan bir ayın ışığını takip etmiş, bazı kimselerin de bu aya doğru gittiklerini görür gibi olup iyice bakınca, onların Zeyd b. Harise ile Hz. Ali ve Hz. Ebu Bekir olduklarını görmüş.
Kendilerine:
"Oraya ne zaman varıp yetişeceksiniz?" diye sormuş. Onlar da:
"Bir saatte!" demişler.
Sa'd b. Ebi Vakkas, o sırada, Peygamberimiz (a.s.)ın İslâmiyet'e gizlice davete başladığını haber alınca, Mekke'nin Ecyad vadisinde ikindileyin namaz kılarken Peygamberimiz (a.s.)ı buldu. Ona:
"Sen, nelere davet ediyorsun?" diye sordu. Peygamberimiz (a.s.):
"Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Resûlullah olduğuna şehadet edersin!" buyurdu.
Bunun üzerine, Sa'd b. Ebi Vakkas:
"Ben şehadet ederim ki: Allah'tan başka ilah yoktur!
Ve yine, şehadet ederim ki: Sen, Allah'ın resûlüsün!" diyerek Müslüman oldu.[596]
21- Ebu Ubeyde b. Cerrah,
22- Ebu Seleme,
23- Erkam b. Ebi'l-Erkam,
24- Osman b. Maz'un,
25- Kudâme b. Maz'un,
26- Abdullah b. Maz'un,
27- Ubeyde b. Haris,
28- Saîd b.Zeyd,
29- Saîd b. Zeyd'in zevcesi Fâtıma binti Hattab,
30- Esma binti Ebu Bekir,
31- Habbab b. Enet,
32- Abdullah b. Mes'ud,
33- Mes'ud b. Rebi (Rebia),
34- Ayyaş b. Ebi Rebia,
35- Ayyaş b. Ebi Rebia'nın zevcesi Esma binti Selame,
36- Huneys b. Huzâfe,
37- Âmir b. Rebia,
38- Abdullah b. Cahş,
39- Ebu Ahmed b. Cahş,
40- Cafer b. Ebi Talib,
41- Cafer b. Ebi Talib'in zevcesi Esma binti Umeys,
42- Âmir b. Ebi Vakkas,
43- Ma'mer b. Haris,
44- Nahham Nuaym b. Abdullah,
45- Hâtıb b. Amr,
46- Ebu Huzeyfe b. Utbe b. Rebia,
47- Âmir b. Füheyre,
48- Vâkıd b. Abdullah,[597]
49- Süheyl b. Beyzâ,[598]
50- Salîtb. Amr,[599]
51- Muttalib b. Ezher,[600]
52- Muttalib b. Ezher'in zevcesi Remle binti Avf...[601]
Bunların hepsi, Peygamberimiz (a.s.)ın halkı Dârü'l-Erkam'da İslâmiyete gizlice davete başlamasından önce Müslüman olanlardandı. Allah hepsinden razı olsun!
Abdullah b. Mes'ud; Peygamberimiz (a.s.)ın Dârü'l-Erkam'a girip halkı İslâmiyete gizlice davete başlamasından önce,[602] Saîd b. Zeyd ve zevcesi Fâtıma Hatunun Müslüman oldukları sıra-da[603] Müslüman olmuştur.[604]
Abdullah b. Mes'ud der ki:
"Ben, Ukbe b. Ebi Muayt'ın davarlarını güden bir gençtim.
Bir gün, Peygamber (a.s.)la Ebu Bekir, bana uğradılar:
'Ey delikanlı! Yanında, bize içireceğin süt var mı?' diye sordular.[605]
'Evet, var! Fakat[606] ben emanetçiyim![607] Size süt içirmeye mezun değilim1 dedim.[608]
Peygamber (a.s.):
'Üzerine koç çekilmemiş bir davar var mı yanında?' diye sordu.
'Evet, var' dedim ve onu yanlarına götürdüm.
Peygamber (a.s.) onun bacaklarını ayırdı. Memelerini eliyle sıvazlayıp dua edince, memeleri sütle doldu.
Ebu Bekir ona içi çukur sıcak bir taş (kap) getirdi.
Peygamber (a.s.) sütü onun içine sağıp içti. Ebu Bekir de içti. Ben de içtim.
Peygamber (a.s.) sütlü memelere:
'Derlenip toplan!' buyurunca, memeler eski sütsüz haline döndü![609]
Hemen, Müslüman oldum.[610]
Bundan sonra, Peygamber (a.s.)a gidip:[611]
'Yâ Rasûlallah![612] Şu[613] güzel, tatlı[614] Kelamdan,[615] şu Kur'ân'dan[616] bana da öğretsen a!' dedim.[617]
Peygamber (a.s.) başımı okşadı ,[618] ve:
'Allah, sana rahmetini ihsan etsin[619] Allah, öğrenmek istediğin şeyi sana mübarek kılsın![620] Hiç şüphesiz, sen, öğretilmiş,[621] çok bilgili[622] bir genç olacaksın1 buyurdu.[623]
Bizzat Resûlullah'ın ağzından yetmiş sûre ahz ve hıfz ettim ki, bu hususta hiç kimse benimle çek-işemez![624]
Kur'ân Kerîm'in kalanını da, Resûlullah'ın ashabından ahz ve hıfz etmişimdir."[625]
Aşağıda isimlerini sunduğumuz erkek ve kadın sahabiler de-kaynaklara göre-ilk sıralarda veya Dârü'l-Erkam'da Müslüman olmuşlardır:
53- Ümmü Seleme Hatun,[626] 54.Utbeb.Mes'ud,[627]
54- Utbe b. Mes’ ud,
55- Ümmü Ruman Hatun[628] (Hz. Ebu Bekir'in zevcesidir),
56- Umeyr b. Ebi Vakkas,[629]
57- Salît b. Amr'ın zevcesi Fâtıma binti Alkame,[630]
58- Hâtıb b. Hâris,[631]
59- Hâtıb b. Hâris'in zevcesi Fâtima Hatun,[632]
60- Hattab b. Hâris,[633]
61- Hattab b. Hâris'in zevcesi Fükeyhe Hatun,[634]
62- Sâib b. Osman,[635]
63- Halid b. Hizam,[636]
64- Esved b. Nevfel,[637]
65- Amr b. Ümeyye,[638]
66- Yezid b. Zem'a,[639]
67- Ebu'r-Rum b. Umeyr,[640]
68- Kays b. Abdullah,[641]
69- Kays b. Abdullah'ın zevcesi Bereke binti Yesar,[642]
70- Firas b. Nadr,[643]
71- Cüheym b. Kays,[644]
72- Cüheym b. Kays'ın zevcesi Harmele (Hureymele),[645]
73- Muaykıb b. Ebi'l-Fâtıma,[646]
74- Şurahbil b. Hasene,[647]
75- Haris b. Halid,
76- Haris b. Halid'in zevcesi Reyta binti Haris,[648]
77- Amr b. Osman,[649]
78- Seleme b. Hişam,[650]
79- Hâşim b. Ebi Huzeyfe,[651]
80- Hebbar b. S üryan,[652]
81- Abdullah b. Süfyan,[653]
82- Ma'merb.Abdullah,[654]
83- Adiyy b. Nadle,[655]
84- Urve b. Üsâse,[656]
85- Mes'ud b. Süveyd,[657]
86- Abdullah b. Huzafe,[658]
87- Kays b. Huzâfe,[659]
88- Hişam b.Âs,[660]
89- Ebu Kays b. Haris,[661]
90- Mahmiyye b. Cez',[662]
91- Süfyan b. Ma'mer.[663]
92- Sekran b. Amr,[664]
93- Sekran b. Amr'ın zevcesi Şevde Hatun,[665]
94- Mâlik b.Zem'a,[666]
95- Malik b. Zem'a'nın zevcesi Amre Hatun,[667]
96- İbn Ümmi Mektum,[668]
97- Amr b. Haris,[669]
98- Osman b. Abdi Ganm ,[670]
99- Sa'd b. Abdi Kays,[671]
100- Abdullah b. Hübeyb,[672]
101- Abdurrahman b. Hübeyb,[673]
102- Cuayl b. Sürâka,[674]
103- Yâsirb.Âmir,[675]
104- Yâsir b. Âmir'in zevcesi Sümeyye Hatun,[676]
105- Âkil b. Ebi'l-Bükeyr,
106- Halid b.Ebi'l-Bükeyr,
107- İyas b. Ebi'l-Bükeyr,
108- Âmir b. Ebi'l-Bükeyr,[677]
109- Ammarb. Yâsir,[678]
110- Abdullah b. Yâsir,[679]
111- Suheyb b. Sinan,[680]
112- Utbe b. Gazvan,[681]
113- Mikdadb.Amr,[682]
114- Mus'ab b. Umeyr,[683]
115- Ebu Sebre,[684]
116- Ebu Sebre'nin zevcesi Ümmü Külsûm Hatun,[685]
117- Şemmas Osman b. Osman,[686]
118- Ebu Musa Abdullah b. Kaysu'l-Eş'arî,[687]
119- Zinnîre Hatun,[688]
120- Zinnîre Hatunun kızı Ümmü Ubeys[689]
Yüce Allah hepsinden razı olsun![690]
0 Yorumlar