Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla

Ey dua ile Kendisine teveccühte bulunan her kuluna icabet eden ululuk tahtının biricik sultanı Rabbimiz! Duamızın başında Senin nâm-ı celîlini bir kez daha yâd ediyor ve yardımını diliyoruz.

Allahım! Bizlere inayet nazarınla bak. Ey Allahım, ey Mevlâm, ey Kâdir, ey Ğâfir, ey Latîf ve ey Habîr!

Allahım! Birbirinden güzel isimlerine, malûmâtın adedince ta’zîmde bulunarak Senin her türlü eksiklikten münezzeh olduğunu “Sübhanallah” kelime-i kudsiyesiyle bir kez daha ikrar ediyoruz. Sen kainatı baştan yaratan ulular ulusu bir Müteâlsin; “Elhamdülillah” deyip Sana hamd ü senalarımızı sunuyoruz. Yine, “Lâilâheillallah” diyerek, ashâb-ı inayet olan ihlaslı kullarının tevhidi ile Senin birliğini haykırıyoruz. Celâl ve azametinin büyüklüğünü arz u semâvât dolusunca itiraf ediyor ve “Allahuekber” diyerek gürlüyoruz. Ve her hayır ve saadetin mahzen ve kaynağı olan “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhilaliyyilazîm” beyan-ı mukaddesiyle bir kere daha gerçek güç ve kuvvetin sadece Sana ait olduğu ikrarında bulunuyoruz.

Ey yüceler yücesi İlahımız! Vahdaniyetinin infiradında celâlin parlaklığı yalnız Sana aittir. Rubûbiyetinin devamlılığında izzetinin sultan ve saltanatı yine Sana aittir. Yakınlığınla beraber, vâkıf olmak isteyenlerin vehim ve hayalleri Senin yüce sıfatlarına ulaşmaktan çok uzakta kalmış, celâl ve azametin karşısında âriflerin akılları hep hayret yaşamıştır.

Ey ulular ulusu Rabbimiz! Heybetinin nurundan bir denize de bizi daldır, daldır ki, dünyadan ruhumuzda rahmetinin şuaları olduğu bir hâlde çıkabilelim. Bize, gizlediğin isminle mukabelede bulun ve vücudumuzu Kendi nezdinde saklı tuttuğun sırrının vücuduyla doldur, doldur ki, Senin sıyanet edip yüce katında setrettiğin kemâl-i mutlak ve sırr-ı muhakkaka erebilelim, erip onları görebilelim. Bizi izzetinin müşahedesine de mazhar kıl ve başkalaşıp çizgiyi terk etmekten bizi koru. Bizi kudsî tecellîlerinle pak hâle getir. Kuru çamurdan, şekillenmiş balçıktan bizi arındıracak rûhânî bir yardım lutfet. Göz kapaklarının açılıp kapanmasından daha hızlı olan gizli ve sürpriz lütuflarınla imdadımıza yetiş. Bizi izzet mahallinde durdur ve gözlerden koruyup sakla. Hakka’l-yakînin müşahedesine erdir. Ey Kaviyy, ey Metîn, ey Aliyy, ey Ğaniyy, ey Kerîm, ey Ğafûr, ey Halîm, ey Rahman ve ey Rahîm!

Ey zerreye güneş olma istidâdını veren Ulu Allahımız! Varlık devam ettikçe vücudumuzun üzerine Seni müşahede güneşini doğdur. Zaman sürdükçe vücudumuzu Kendinden olan vücudunun nurlarıyla tenvîr buyur. Bizi afiyette kılacağın ve ufkumuzu açacağın bahçelere al. Ey Hannân, ey Mennân, ey Rabb, ey Rahîm; ey rahmet ve ğufran, izzet ve burhan, azamet ve saltanat, fazl u ihsan sahibi, ey Hayy u Kayyûm, ey celâl ve ikrâm sahibi, ey Latîf ve ey Habîr!

Ey acizlerin güç kaynağı Allahımız! Bize lütfunun libaslarını giydir ve bize şefkat ve ihsan ile teveccühte bulun. Tedbîr kuruntularından kalbimizi temizle ve sebeplerin verasındaki Müsebbibü’l-Esbâbın Sen olduğunu gönlümüze duyur. Nurunla bizi Kendine hidayet eyle. Huzurunda tastamam ve dosdoğru bir ubûdiyetle durmaya bizi muvaffak kıl. Kalblerimizden tedbîr zulmetlerini çıkar. Çıkar ve kalblerimizde ilahî vedîa olarak bulunan sırlarımıza her şeyi Senden bekleme makamı sayılan tefvîz nurlarını yay. Senin hakkımızdaki tercihlerinin güzelliğini gönüllerimize duyur, duyur ki, hakkımızdaki hüküm ve tercihin bizim kendi tercihlerimizden bize daha sevimli gelsin. Bizi hakk-ı mübîne hidayet buyur ve bize ilm-i yakînden ilim lutfet. Ey Alîm, ey Aliyy, ey Azîm, ey Ğaniyy, ey Kerîm, ey Ğafûr, ey Halîm, ey Rahman, ey Rahîm, ey Latîf ve ey Habîr!

Ey yüce Yaratıcı, ey ulu Allahımız! Şanı yüce ve kerîm Zâtının celâl ve kemâli, yüce ve azametli nurunun ziya ve parlaklığı, ilminin açık-gizli her şeye nüfuzu hakkı için ey Alîm, Senden, his ve müşahede ile bulup alabileceğimiz keyfiyette, zikir ve hikmet nurundan kalblerimize indirmeni diliyoruz. Seni asla unutmayalım ve ebedlere kadar Sana isyan etmeyelim istiyoruz. Ne olur, sağlam niyet, sıdk, ihlas, huşû, haya, heybet, murakabe, nur, canlılık, hıfz, ismet, fesahat, beyan, Kur’ân’da anlayış gibi güzel hasletlerle bizi cem’ et ve hususî muhabbetinle, özel armağanlarınla matmah-ı nazar olan kulların arasına al. Bizim duyan kulağımız, gören gözümüz, ufkumuzu açan fuâdımız, söyleyen dilimiz, hisseden kalbimiz ve tutan elimiz ol. Ey Muğîs, ey Semî’, ey Basîr, ey Serî’, ey Karîb ve ey Mücîb!

Ey zikri, fikri ruhlara itminan veren gönüller sultanı Allahımız! Birbirinden güzel isimlerinin sırlarının hepsi, yüce sıfatlarının bütün hususiyetleri ve vücûd-u Zâtının kıdemi hürmetine kalblerimizi hidayet nuruyla nurlandırmanı, bize marifetinin sevgisini ilham buyurmanı, bizi himayenin örtüsüyle koruyup kollamanı, ünsümüzü Seninle, şevkimizi Sana ve korkumuzu Senden eylemeni diliyoruz. Diliyoruz ki, tek emelimiz Sen ol ve biz sadece Senin huzurunda huşû ve hürmet ile kemerbeste-i ubûdiyet içerisinde duralım.

Ey Merhametliler Merhametlisi Allahımız! Sana olan itimadımızı, inkıyadımızı, sevgimizi, yakınlığımızı ve Sana karşı edebimizi artır. Sen göklerin ve arzın yegâne Rabbisin. Yakınlığın izzet vesilesi, şanın yüce, medh u senan başdöndürecek kadar ulu, güzel isimlerin de mukaddestir. Senden başka bir ilah yoktur. Bize selâmet ve esenlik ver. Dinimizi hep selâmette eyle. İrfanımızı ekmeliyet ve etemmiyetle taçlandır. Zâhir ve bâtın bütün donanımızla bizi Kendine tevcîh buyur ve ne olur, göz açıp kapayıncaya kadar hatta ondan da az bir süre bizi nefsimizle baş başa bırakma. Bizi kopukluğun mahkûmu kopuk insanlar olmaktan koru. “Ey dua ve isteklere en güzel şekilde icabet eden! (3 defa)” Likâullaha, Sana kavuşmaya iştiyakımızı artır. Bizi Senden uzak tutacak her şeyi bizden uzak tut. Uzaklaştırdığında yakınlaştır; yakınlaştırdığında da bize yakın ol. Bilmediğimizi talim buyur; talim buyurduğun zaman da onu anlamaya muvaffak kıl. Ey Evvel, ey Âhir, ey Zâhir, ey Bâtın, ey Ğafûr, ey Halîm, ey Rahîm, ey Mevlâm, ey Ğâfir, ey Latîf ve ey Habîr!

Ya İlahî! Şayet hâlimi ve âkıbetimi biliyor olsaydım sürçüp işlediğim günahları Sana şikâyet etmezdim. Ve günahlarım gelip gelip zihnime üşüşmeseydi gözyaşlarım böyle sel olup akmazdı. Kurb-u huzuruna geldim Allahım; rahmetine dehâlet ediyor ve sürçmelerden kaynaklanan dağınıklığımı bu boşalıp duran gözyaşlarımla gidermeni diliyorum. Yine Senin yaratmanla benden sâdır olan azıcık hasenât hürmetine ne olur, o çoklardan çok seyyiatımı bağışla.

Ey sadece Kendisine dayanıp güvendiğim Allahım! İşlediğim günahlar dilimi lâl edip beni susturdu. Huzurunda arz edebileceğim bir vesilem, salih bir amelim ve bana şefaat edecek bir yakınım da yoktur. Varsa bir tek dayanağım, o da Sana karşı hep canlı tuttuğum ümit ve emelimdir. İlahî! Azıcık hasenâtıma karşı Senin cûd ve keremine güveniyor, sayısız seyyiatım için de sonsuz af ve mağfiretini diliyorum. İlahî! İsyankâr olsam da hakkındaki reca ve ümitlerim bir lahza kesintiye uğramaz; tıpkı taat ve kulluğumla beraber, azabın karşısındaki korkumun hep devam ettiği gibi. İlahî! Ancak Senin havl ve ismetinle meâsîye düşmekten kurtulabilir ve sadece Senin kuvvet ve tevfîkinle ibadete devam edebilirim. İlahî! Senin kahrının kabzasındaki bir kimse nasıl olur da havf yaşamaz ve bir kimse iraden altındaki göklerin ve yerlerin hududundan çıkıp nereye gidebilir!

İlahî! Ben Senin iradesiz, aciz, güç ve kuvveti olmayan zavallı bir kulunum. Zayıflığımı, çaresizliğimi, insanlar arasındaki önemsizliğimi, değersizliğimi Sana şikâyet ediyorum. Bütün çaresizlerin Rabbi de, bu çaresiz kulunun Rabbi de Sensin; Sen Erhamürrâhimînsin; beni kötülük yapacak, düşmanlıkta bulunacak kimselerin insafsızlığına terk etmezsin. Ah, keşke bu mücrim kuluna karşı gazabın olmadığını bir bilebilseydim; işte o zaman başka hiçbir şeyi önemsemezdim. Affına layık değilim ama onu da dört gözle beklerim. Gazabının gelip çatmasından, hiddetine maruz kalmaktan yüce Zâtının nuruna sığınıyorum. Hoşnutluğunu elde edinceye kadar da sığınmaya ve kapının tokmağına dokunmaya devam edeceğim. Niye etmeyeyim ki, benim hâlimi ıslah edecek güç ve kuvvet, yalnız ve yalnız Sendedir. Çünkü Sen Aliyy ü Azîm bir ulu Sultansın.

İlahî! Ne olur, dualarım ve onları kabulün arasındaki perdeleri kaldır. Dileklerimi geri çevirme ve beni hicranımla, bir hiç hükmündeki havl ve kuvvet(sizliğ)imle baş başa bırakma. Aczime, fakrıma ve ihtiyaç içinde oluşuma merhamet et. Kırıklarımı sarıp sarmala. Beni içine düştüğüm zillet ve hâletten kurtar. “Ey Allah! (3 defa)” Ey rahmet ve mağfiret Sahibi! “Ey Allah! (3 defa)” Ey kuvvet ve burhan Sahibi! “Ey Allah! (3 defa)” Ey izzet ve saltanat Sahibi! “Ey Allah! (3 defa)” Ey lütuf ve ihsan Sahibi! “Ey Allah! (3 defa)” Ey Hayy u Kayyûm, ey Zü’l-celâli ve’l-ikrâm! Sen ki, her şeyi rahmet ve ilminle kuşatansın. Bize de lütuf ve hilminle muamele et ve fazl u ihsanlarını üzerimize sağanak sağanak yağdır. Ey Muhsin, ey Mün’im, ey her şeyi güzelliklerle bezeyen Mücemmil, ey hep iyilik ve lütufta bulunan Mütefaddil, ey güç kuvvet ve ihsan sahibi, ey bol armağan, sonsuz cömertlik ve kerem sahibi, ey Aliyy, ey Azîm, ey Arş-ı Azîm’in yegâne mâliki! Yüceler Yücesi Rabbimiz! Rahmetinle saîd ve mesûd kıldığın bahtiyar kullarına, onunla Sana dua ve teveccühte bulunmalarını ilham buyurduğun en azametli ve en büyük ismin hürmetine, Senin kudret ve azametinin ilk tecellî ufku olan Arşının izzeti hürmetine, Yüce Kitabında yer alan sonsuz rahmetin hakkı için ve yüce, yüceler yücesi Zâtının nuru ve tastamam kelimelerin hakkı için Senden dileniyoruz: Her işimizi ıslah edip salâha erdirecek şekilde bizi de rahmet ve mağfiretinle sarıp sarmala. Her türlü rahatsızlıktan uzak ve güzel bir hayat ile bizi de bahtiyar kıl. Ey zâtında her türlü kemâlâtı cem’ eden Câmi’! Ey ihsanlarını hiçbir gücün engelleyemeyeceği yegâne Zât! Ey daha dilemeden veren ihsanı bol Keremkânî! Bizi de koruyup gözet ey Mevlâmız! Çünkü Sen bize bizden daha evlasın; bizi kendimizden çok, çok daha iyi korur ve gözetirsin. Ey Kâdir, ey Mevlâm, ey Ğâfir, ey Latîf ve ey Habîr!

Ya İlahenâ! Ne olur, bizi de sadece Senin hoşnutluğunu gözeten ihlaslı kullarından kıl. Dosdoğru yola bilip görerek, yakîn ile sülûk edenlerden eyle. “Bizi hususî riayetinle gözet. (3 defa)” İman etmiş ve imanıyla güvene ermiş olarak huzuruna gelebilmemiz için bize re’fet ve şefkatinle muamelede bulun. İlmiyle amel eden bahtiyar kullarından olabilmemiz için bizi Kendi dosdoğru yoluna irşad buyur. “Benim Mevlâm, o şanı yüce kitabı indiren Allah’tır ve O, bütün salih kulların koruyucusudur. (3 defa)” “En güzel koruyan O’dur ve O, Merhametliler Merhametlisidir.”

Allahım! Bütün elçilerin efendisi, daha önceki nebîlerin tasdik edicisi, âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz Hazreti Muhammed’e (aleyhissalâtü vesselâm), tertemiz aile efradına, ashâb-ı güzinine, evlâd-ı pâkına, ezvac-ı tâhirâtına, durulardan duru nesline ve bütün önden gidenlere, haklarında azap hükmü kesinleşmiş ya da doğru düşünüp doğru yolda yürümüş olan gelmiş ve gelecek bütün mahlûkat sayısınca, rahmet ve selâm ile memzûc, kabul ve devama mazhariyet hususiyetiyle özel, zaman ve mevcûdât devam ettikçe devam edip gidecek, varlık ahkâmı bâkî kaldıkça bekâ bulacak bir salât ile salât eyle. Bütün nimetlerinden dolayı Sana sonsuz hamd, minnet ve senalar olsun, ey Lâtîf ve Habîr olan Yüceler Yücesi, Merhametliler Merhametlisi Allahım!