Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla

Âlemlerin Rabbi Allah’a sonsuz hamd ve sena, Efendimiz Hazreti Muhammed’e (aleyhi ekmelussalavât ve etemmütteslîmât), âline ve ashâbına nihayetsiz salât ve selâm olsun.

Ey Allahım! Ey Hayy u Kayyûm! Yalnız Sana sığındım, bir tek Sana iltica ettim; “Bismillah/Allah’ın adıyla” kelime-i mübeccelesinin himayesi, kifâyeti, vikâyesi, hakikati, burhanı, melcei ve emanıyla beni zâhir-bâtın bütün düşmanlardan Sen himaye buyur. Ey Evvel ü Âhir! Beni “Maşaallah! Allah ne güzel dilemiş ve yapmış! Ondan başka gerçek güç ve kuvvet sahibi yoktur.” kenzinin kuşatıcı, sırlı, gizli atmosferi içine al. Ey Halîm ve ey Settâr! Üzerime, “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.” âyetinin muhafazasını, perdesini, örtüsünü, sıyanetini ve necatını indir. Ey Muhît, ey Kâdir! Ruhumun, nefsimin ve cismimin üstüne, “Unutmayın ki en güzel elbise, takvâ elbisesidir. İşte bunlar Allah’ın âyetlerindendir.” âyetinin emân, ihâta, mecd, otağ, izz ve azametini bina et. Ey Rakîb, ey Mücîb! Canımı, dinimi, ehlimi, malımı ve evlatlarımı, “Allah dilemedikçe bu onlara asla zarar veremez. Onun için müminler de yalnız Allah’a güvenip dayansınlar.” âyetinin kilâet, sıyanet ve imdadıyla koruyup gözet. Ey Mâni’ ve ey Dâfi’! İsimlerin, âyetlerin ve kelimelerin hakkı için beni şeytanın ve zalim yöneticinin şerrinden koru. Bir zalim ya da bir cebbâr şayet bana zulmedecek olursa, onu “Allah’ın kendisini çepeçevre saran bir azabı” çarpsın. Ey Müzill ve ey Müntakim! Zalim kullarından ve onların avenesinden beni Sen koru. Şayet onlardan herhangi biri bana bir kötülük dokundurmak için teşebbüs ederse, “Baksana, Allah’ın kendisini şaşırtıp, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözlerine de perde çektiği kimsenin hâline! Hakkı görmemekte ve azgınlıkta ısrar etmesi sebebiyle Allah’ın şaşırttığı bu kimseyi kim yola getirebilir?” âyet-i celîlesiyle onu hizlana ve hüsrana uğrat. Ey Kâbıd(z) ve ey Kahhâr! Onların tuzak ve komplolarına karşı Sen benim yanımda ol. “Yardımcıları Allah’a karşı kendisine yardım edip de onu kurtaramadı.” âyet-i celîlesinin hüsrana uğratması, hezimet yaşatması ve helake sürüklemesi ile onları benden mezmûm ve rüsvay bir şekilde uzaklaştır. Ey Sübbûh, ey Kuddûs! Bana, “Gel! Endişe etme, çünkü sen güven içinde olanlardansın!” hitab-ı mübeccelinin lezzetini duyur. Ey D(z)ârr, ey Mümît! Onlara da, “Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun ki böylece, zulmedip duran o gürûhun arkası kesildi.” âyetinde zikrettiğin azap, vebâl ve zevâli yaşat. Ey Selâm, ey Mü’min ve ey Müheymin! “Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah’ın hükümlerinde olsun, verdiği sözlerde olsun, asla değişiklik olmaz.” âyetinin bidayet ve nihayeti hakkı için beni zalim düşmanların savlet, saldırı ve tahakkümlerinden emin kıl.

Ey Azîm ve ey Muizz! Beni, “O inkârcıların sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün izzet ve üstünlük Allah’ındır.” âyetinin delalet ettiği mehabet, kibriya, celâl, saltanat, melekût, galibiyet ve azamet tacıyla taçlandır. Ey Celîl ve ey Kebîr! Beni, “Onu görünce hayran kaldılar, onun güzelliğine dalıp gittiklerinden, farkında olmadan kendi ellerini kestiler.” âyet-i celilesinin ikbal, kemâl, cemâl, celâl elbisesiyle donat. Ey Azîz ve ey Vedûd! Üzerime sevgini at. Öyle at ki, “Memnun olacağınız bir şey daha var: Allah’tan bir yardım!” âyet-i kerîmesinin mazmûnu mûcebince bütün kullarının kalbleri muhabbet, izzet ve meveddet ile hudû ve inkıyat içerisinde bana teveccüh etsin. Ey Zâhir u Bâtın! “Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar. Allah yolunda mücahede ederler.” hakikatinin envâr, esrâr ve âsârını benim için de izhar buyur. Ey Samed ve ey Nur! “Seninle münakaşaya kalkışanlara de ki: Ben yüzümü, özümü Allah’a teslim ettim.“ âyet-i kerîmesinin aydınlık, üns, cemâl ve duruluğuyla yüzümü Zâtına tevcîh buyur. Ey Cemîl, ey gökleri ve yeri yoktan yaratan Bedî’ ve ey celâl ve ikram sahibi! “Ya Rabbi! Çözüver şu dilimin bağını. Ta ki anlasınlar sözümü.” âyetinin fesâhat, belâğat ve parlaklığıyla ve “Sonra derileri ve kalbleri Allah’ı anmakla sükûnet bulur.” âyetinin re’fet, rikkat ve rahmetiyle beni güzelleştir. Ey yakalayıp derdest etmesi pek şiddetli olan! Ey Cebbâr! “Gerçekte yardım ancak Allah’tandır, başkasından değil.” âyetinin ceberût, izzet ve azametinden beni de heybet, kuvvet ve dayanma gücü kılıcıyla kuşat. Ey Bâsıt, ey Fettâh! “Ya Rabbî! Genişlet göğsümü, kolaylaştır işimi.” âyetindeki sürûr ve huzuru benim için de devamlı kıl. “Biz Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?” âyetinin cemâl ve rahmet tecellîlerini bana da duyur. “O gün, müminler de, Allah’ın verdiği nusret sayesinde sevinecekler.” âyetindeki işaret ve müjdelerle beni de mesrûr eyle. Ey Latîf, ey Raûf! “İşte onlar iman edip gönülleri Allah’ı zikretmekle, O’nu anmakla huzur bulan kimselerdir.” ferman-ı sübhaninde buyurduğun bahtiyar kullarından olabilmem için kalbimi iman, itmi’nan, sekîne ve vakar ile doldur. Ey Sabûr ve ey Şekûr! “Nice küçük topluluklar vardır ki, Allah’ın izniyle, büyük topluluklara galip gelmiştir.” hakikatinde işaret buyurduğun temkîn, yakîn ve sebat libasıyla donanmış kullarının sabrını benim üzerime de yağdır.

Ey Hafîz! Ey Vekîl! “O insanın önünde ve ardında devamlı surette nöbetleşerek görevlendirilen melekler vardır. Bunlar, Allah’ın emrinden ötürü, onu koruyup kollarlar.” âyetini zuhûr ettirerek, işaret buyurduğun muhafızlarla beni de muhafaza buyur. Ey Allahım! Ey Kâim! Ey Dâim! “Hem siz, Allah’ın size tanrı oldukları hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak saymaktan korkmuyorsunuz da, nasıl ben sizin O’na ortak koştuğunuz şeylerden korkarım?” diyerek gürleyen (İbrahim aleyhisselâm) kulunu sâbit-kadem eylediğin gibi beni de sâbit-kadem eyle. Ey en güzel Mevlâ ve ey en güzel Yardımcı! Kavmi kendisine “Sen bizimle alay mı ediyorsun?” dediğinde, onlara “Allah’a sığınırım.” diyen (Mûsa aleyhisselâm) kuluna yaptığın nusret ile yardım et. Ey engin rahmetiyle kullarının maslahat ve menfaatlerini gözeten, onları bağışlamayı murad buyuran Tâlib ve ey Gâlib! “Muhakkak ki Biz, seni bir şahit, bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik ki Allah’a ve Resûlüne iman edesiniz.” âyetinde işaret buyurduğun ta’zîz ve tevkîr ile nasıl Efendimiz Hazreti Muhammed’i (sallallahu aleyhi ve sellem) te’yîd eylemişsen beni de öyle te’yîd eyle. Ey Kâfî ve ey Şâfî! “Eğer Biz bu Kur’ân’ı bir dağın tepesine indirseydik onun, Allah’a tazimi sebebiyle başını eğip parçalandığını görürdün.” âyetinin eşsiz ve müstesna tecellîlerinden beni de müstefîd eyle ve kötülük düşünen düşmanlara karşı beni başkalarının yardımına muhtaç bırakma. Ey Vehhâb ve ey Rezzâk! “Allah’ın bahşettiği rızıktan yiyin, için.” kudsî fermanını benim hakkımda da musahhar ve müyesser kıl. Sonsuz lütfunla rızıklarını bana da ulaştır. Ey Vâhid ü Ehad! “O hâlde şu gerçeği hiç unutma ki, Allah’tan başka bir ilah yoktur.” buyurarak takvayı Efendimiz Hazreti Muhammed’e (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm) azık ve yoldaş ettiğin gibi bana da yoldaş et. Ey Veliyy ve ey Aliyy! “Bu daha hayırlıdır.” ve “Bu Allah’tan bir fazl u ihsandır.” âyetlerini benim hakkımda da tecellî ettir ve beni vilâyet, inayet, riâyet ve selâmet ile koruyup gözet. Ey Ğaniyy, ey Kerîm! “Allah Resûlü’nün huzurunda seslerini ayarlayanlar”a ikram ettiğin saadet, siyadet/hâkimiyet ve liderlik, keramet/şeref, onur ve mağfiret ile bana da ikramda bulun. Ey Tevvâb, ey Rahîm! “O müttakiler ki çirkin bir iş yaptıklarında veya kendi nefislerine zulmettiklerinde, peşinden hemen Allah’ı anar ve günahlarının affedilmesini dilerler. Zaten günahları Allah’tan başka kim affeder ki.” âyet-i celîlesinde bahsettiğin kullarından olabilmem için bana tevbe-i nasûhun, en hâlis, en sâfî, en içten tevbenin yollarını aç ve tevbelerimi kabul buyur. Ey Rahman ve ey Rahîm! Benim âkıbetimi de, kendilerine “De ki: Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah bütün günahları affeder.” beyan-ı mübecceliyle hitap buyurduğun, gönüllerini reca hisleriyle doldurduğun ve nihayet necât ile sevindirdiğin hususî kullarının âkıbeti gibi güzel eyle.

Ey Semî’, ey Alîm ve ey Karîb! Beni de “müttakiler için hazırlanan” Adn cennetine yerleştir. “Onların orada duaları; ‘Sübhansın Allah’ım! Her türlü noksandan münezzeh ve yücesin!’; birbirlerine iyi dilek ve temennileri ise hep ‘Selam!’dır. Duaları; ‘El-hamdü lillahi rabbi’l-âlemin/ Hamd Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.’ diye sona erer.”

“Ey Allah! (3 defa)” “Ey Nâfi’! (3 defa)” “Ey Rahman! (3 defa)” “Ey Rahîm! (3 defa)” Ey Yüceler Yücesi Allahım! Birbirinden güzel bütün bu isimlerin, âyetlerin ve kelimelerin hakkı için bana nezdinden beni destekleyecek açık bir delil, bol rızık, huzurlu ve mutmain bir kalb, bol ve faydalı ilim, aydınlık ve nûranî bir kabir, kolay bir hesap ve Firdevs cennetinde geniş bir yer ihsan etmeni diliyorum. “Allah’ı bütün eksikliklerden tenzih ederim. Ben asla müşriklerden değilim.”

Allahım! Nebiy-yi Ümmî Efendimiz Hazreti Muhammed’e, tertemiz ve dupduru ehline, kerem ve iyilik temsilcileri olan ashâbına, Sen dâim oldukça devam edecek, Sen bâkî kaldıkça sürüp gidecek bir salât ü selâm ile salât ve selâm eyle. Âmîn! Âmîn!

Duanın Hâtimesi

Allahım! Senin fazlına, keremine ve ihsanına dehâlet ediyorum. “Bismillahirrahmanirrahîm”in kudretiyle kadrimi yücelt. Sadrıma genişlik ver. İşlerimi kolaylaştır. Hiç ummadığım yerlerden sürpriz şekilde maddî-manevî rızıklar ihsan et. Ey “Hû! (3 defa)” “Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd” “Hâ Mîm. Ayn Sîn Kâf.” İzzetinin cemâli, heybetinin celâli, kudretinin izzeti ve azametinin ceberûtu hürmetine beni, “Onlara bir korku yoktur; onlar bir üzüntüye de uğramazlar.” müjdesiyle serfiraz kıldığın salih kullarından eyle.